Çok zor günlerimiz oluyor hepimizin. Kendimizi çaresiz, umutsuz hissettiğimiz, yapayalnız olduğumuzu düşündüğümüz zamanlar olmuştur illa ki. Ne yapacağımızı bilemeyiz, kendimizi dış dünyaya kapatır, ağlar zırlar dururuz… Benim çok olur mesela. Ben dışarıya kolay kolay belli edemem moralimin bozuk olduğunu her zaman gülerim kimse fark etmez neyim olduğunu… He rşeyi içimde yaşarım. Yalnız kaldığım, kendimi dinlediğim bir anda patlar içimde ne varsa. Kendi kendimi doldurur, mümkün olduğunca kendimi tribe sokarım. Hele bir de Yıldız Tilbe dinliyorsam zaten ya da Zeki Müren kesin o anlık bunalıma girmişim demektir:) Ama ertesi gün insan içine karıştığımda kimse fark etmez ne olduğunu. Deşarj olma yöntemim bu galiba bende anlamadım. Hepimizin benzer huyları vardır herhalde diye düşünüyorum.

Çok dibe çöktüğüm olmuştur, işsiz kalmışımdır, canımı sıkacak olaylar olmuştur, sevdiğim insanlara kötü bir şey olmuştur, çaresiz kalmışımdır ama asla umut etmekten vazgeçmedim, etmem. İnatçı bir insanım, karakterimde yok yani vazgeçmek. O beklediğim olay iyi veya kötü sonuçlanacak ancak öyle vazgeçerim. Çünkü umut ettiğimiz sürece yaşarız, nefes alıyorsak umut edebilirsin diye düşünüyorum. Allah büyük sonuçta elbet onun adaletinden şaşmaz beklediğimiz şeyler olumlu da olsa onun takdiri hayırlısı buymuş derim olumsuz da olsa hayırlısı buymuş der kabullenirim. Herkesin bir dönüm noktası mutlaka vardır… Benim de dönüm noktam sanırım Bursa’da yaşamam. Üniversiteyi bitirdikten sonra yaklaşık 2 buçuk yıl Bursa Mudanya’da yaşadım. O güne kadar yaşadığım gördüğüm şeylerin aslında hiçbir şey olduğunu anladım. Dost dediklerinin dost olmadığını, iş hayatı denen şeyin ne kadar zor olduğunu ve gerçek dostluğu orada gördüm. Meriç ailesi benim hayatımı değiştirdi diyebilirim. İkinci bir annem 3 tane de yeni kardeşim oldu he bir de yamuk Meriç’im var ki babam gibi. Onlar sayesinde çoğu şeyin doğruluğunu gördüm. Alanya’da sanırım iyice büyüdüm:) Neyse işte özetle kolay kolay güvenmemeyi ama güvendiğim zaman da kaybetmemeyi öğrendim diyebilirim. Umut etmeyi, hayatın her zaman her şekilde devam ettiğini öğrendim.

Bir arkadaşım var mesela yaklaşık 2 yıldır bir şeyler için çabalarız, gün geldi çok güzel şeyler oldu çoğu zaman olumsuz olaylar da çok yaşadık… En kötüyü de gördük, ‘sadece sen umut etmekten vazgeçmedin’ der her zaman bana. ‘her zaman sen inandın olacağını söyledin, ben bile çoğu kez vazgeçer gibi oldum’ der. İnancımı yitirirsem yapacak bir şey yoktur ama öyle değil mi? Hala çözülmedi hatta en kötü noktaya geldi şu an ama bundan daha da dibe çökemez o yüzden bundan sonrası artık yukarı çıkma zamanı, ayağa kalkma zamanı… Allah’ın adaleti şaşmaz er ya da geç tecelli eder derim ve umudunuzu hiçbir zaman yitirmeyin derim. Sonuçta sadece olmuşla ölmüşe çare yoktur diye boşa dememişler.

Neyse daha fazla uzatmayım bugün daha fazla uzatırsam bayacak muhabbet:) Belki aranızda umudunu kaybetmiş, daralmış birileri vardır diye öyle yazayım dedim. Ne demiş Şems, kalk, silkelen, kendine gel. Umutsuzluğa sarılma. Umutsuzluk şeytandan, ümit etmek ise Allah’tandır… Hayata her daim umutlu bakın…