Türk ülküsü gerek derinliği, gerek se genişliği bakımından kara parçasına sığmaz, denizlerde derya olur, küresel bir güç, evrensel bir kuvvet, uzaysal bir mefkûre, fikir, düşünce, gaye, ulaşılmak istenen hedef, kilitlenilmesi gereken menzildir!.. Dünya nimetlerinden istifade ile fezada cirit atmayı tasarlamak, büyük devlet olma hayali, rüyası ile yaşama, heyecanıdır!…

Türk ülküsü, Nizam-ı alem davası; Materyalizmin madde değeri ile idealizmin ruh kavramını toprakla harmanlayarak şekil veren, suret oluşturan ve ‘Adem’i vücuda getiren Yüce Allah’ın vahiy yolu ve peygamberleri vasıtasıyla insanoğlunun dünyevi hayatını düzenleyen emirler bütünü, dinin feyziyle toplumu yönetme gayesi, amacı, insiyatif almasıdır…

Büyük davalar, büyük beyinler, uzun ömürler ister ancak insanoğluna tanınan dünyevi hayat hiç kimseye bunun nasibinden ötesindeki imkânlara yetişmemektedir. Peygamberlerin ömrü bile buna yetişememiş, ilim işaret edilmiştir. Büyük dava mensupları küçük hayalleri için mücadele yapma zorunluluklarının farkındadırlar. Toplumsal yaşamın sosyal ve kültürel sahasında bulunmak suretiyle hizmet düşüncelerini paylaşmak için didinmişlerdir…

Dünyevi hayatın fiiliyatı, uhrevi yaşamın düzenleyicisidir. Büyük dava adamlarının kaynağı yüce Mevlâ’nın beyne yüklediği aklın kullanımı ve insanlığa yapılan tebliğler bütünü ilahiyattır. Bilginin derinliği ve genişliği, insanoğlunun hafızasına sığacak kadar küçük değildir. Böyle zannederek toplumu kandırmaya çalışanlara tarih fravunlar diye hitap etmektedir…

Her devrin fravunu olduğu gibi mehdisi de yaratılır. Her çıkmaz sokağın belirli kitlesi vardır. Her nehrin, her gölün, her denizin, okyanusların hacmince kapsadığı kapasitesi mevcuttur. Kara parçaları da böyle. Bunlar arasında dengeyi mükemmelce sağlayan gücü hissetmeden büyük davaların kapasitesine erişmek mümkün değildir…

Türk ülkücüleri tarihin hiçbir sayfasında bu günkü kadar küçük düşünmemişlerdir. Gemiden bahsedilmektedir: “Gemiyi terk edenler, gemide yoluna devam edenler.” Birinin, diğerini kolaylıkla suçlayabileceği politik oyunlar. İlim deryası okyanusa teslim olup mücadeleye devam mı; Limana demir atıp, sığınıp teslimiyet mi eftaldir?

“Eğer ben, bir noktada kalırsam; bayrağı kapın! Daha ileriye gidin!” Emr-i lider söylemini dikkate almak, rotayı her engeli aşacak menzile yönlendirip, güçlü ve inançlı bir şekilde devam etmek gerekmektedir. Unutulmamalıdır ki gemi batıyorsa en son kaptan terk eder. Yolcular başlarının çaresine bakıp, boğulmaktan kurtulmayı göze alması gerekmektedir. Tek çare hedefe ulaşmak, başarmak için yeni bir rota şarttır: Yeniden Demokrasi !