Turizmin topluma kazandırdığı çeşitli kavramlar mevcuttur. Turizm kültürü, turizm beldesi, çevre, deniz, güneş, arkeoloji, küresel kaynaşma, yabancı dil hevesi yanında “betonkent” gibi olumsuz ve olumlu mantık oluşumunu daima desteklemiştir…

Turizm endüstriyel anlamda ticareti geliştirirken, imar ve yapılanma manasında geliştirdiği değerleri geri alırcasına görüntü sergilemektedir. Ülke yönetimine talip siyasal erkan sanırım farkındadır. Betonkent yapılanması güzelleşme ve modernleşme yerine gelecekten “hayalet şehir” iması yaratmaktadır. Sadece günübirlik ticaret mantığı ile geleceğin inşaası mümkün değildir. İnsanlar pahalı almaktan korkmuyor ama aldatılmaktan korkmaktadır. Ya kanunlar yanlış çıkartılıyor, ya yanlış anlaşılıyor, ya da yanlış uygulanmaktadır!..

Yakın zamandan bu yana yetkili mercilerdekilerin büyük çoğunluğu üniversite mezunudur. Bilge olmasalar da yakın geleceği tahminle daha iyi hedef belirleyip, turist kaybeden değil; celbeden modern yapılanmayı tartışmalıdırlar. Bu gün her şey “para” gibi görünse de yarınlarda hep böyle gitmeyeceği açıktır. Bu gün öz geleceğini garantilediğini düşünen varsa da yarın toplumsal havanın ikliminde yaşamak durumunda kalacaklarını unutmamalıdırlar…

“Para sesine…” teslim olmuşların “su sesine” hasret kalmaları mümkündür. Turizm beldesi kavramı unutulmuş, turizm kentleri oluşmuştur. Endüstriyel kavram sanayi toplumuna sürüklenmektedir. Doğa, çevre, güneş, deniz, kum mangırın işgaline teslim gibidir…

“Tanrı misafiri” kavramı “yolunacak kaz” emsaline dönüşmüş, turizm yöreleri bindiği dalı budama hevesini kıramamıştır. Kentsel dönüşümden şehrin rahatlamasını beklerken işgal sahasının genişlediği, yüksekliğin katladığı, yoğunluğun duble yaptığı gözlenmektedir. Bu durum, sadece, mevcut otopark sorununu katlayarak büyütecektir…

Konu üzerinde geçmişte bir müteahhit ile sohbette artan imar emsali ve betonlaşan kentten söze gelince: “Başkan bana bir kat verirse, ben, bir daire veririm. Çünkü ben, üç daire kazanırım…” demişti.Şehir betonken görüntüsüne bürünüyor deyince: “Ben, yapıp satıyorum. Burası biterse başka şehre gider, orada yaparım. Gerisini başkanlar düşünecek!..” şeklinde açıklamıştı… Böyle menfaat sağlanıp, sağlanmadığını duymadım.

Gelecek hayali, plan ve hesapları yetki sırrında gizlenmektedir. Büyükşehir-Yavru kent fikir jimnastiği şarttır. İmar yoğunluğu yüksekemsal taşkını, yüksek kat hayali çevreyi yok etmemelidir.Sosyal, siyasal, doğal çevre biterse, turizm umudu suya düşmez mi!?..