Suriye dış politikasına Türkiye; Arap Baharı esintisiyle kapılmıştır. ABD’nin Afrika kıtasında yandaş devlet oluşturma adımlarının Büyük Ortadoğu Projesine dâhil edilmesiyle Mısır’daki darbeler silsilesi sonrasında Suriye sıraya alınmıştır…

Tunus’tan başlayan Arap Baharı havası Türkiye üzerinde hissiyat uyandırmamış ama Libya’ya gelince, NATO’da yerini almıştır. Libya’da akan kan Türk milletini rencide etmiştir. Mısır’da başlayan darbeler silsilesi Türk Dış politikasında taraf davranmaya yönlendirmiş ve Türk siyasetini “RABİA” işareti ile tanıştırmıştır. Artık Türk Siyasetinin de Rabia’sı vardır!..

Suriye politikası “Esad karşıtlığı” olarak başlatılmış ve geliştirilmiştir. Bu tavır “casusluk sorgulaması ve mit tırları”  meselesiyle alevlenmiştir. Avrupa ülkeleri koalisyon adı altında Suriye’de havadan saldırılarla savaşı tetiklemişler ve ABD’nin yanında yer almışlar, Türkiye söz konusu koalisyona zaman zaman ters politika izlemiş, koalisyona mesafeli davranmıştır…

Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) Türkiye politikasının oluşturduğu bir milis gücüdür. ABD, Suriye’de savaşta Rusya’nın katılmasıyla kendisini göstermiş yani Rusya ile anlaşmadan Suriye savaşını seyretmiştir. Lazkiye’deki Rus askeri gücü belki gözünü korkutmuştur. Rusya ile ABD’nin işbirliği ve paylaşım siyaseti İran’la ABD’yi de buluşturmaktadır. Çünkü İran, Rusya’nın önemli bir müttefiki ve Suriye’de güçlü bir ağırlığı vardır…

Astana görüşmeleri tarafları iyice ayıklamıştır. Esad muhalifi güçlerin buluşmasıdır. Rusya’nın Akdeniz’e inme ideali ve Lazkiye’deki askeri gücün kuvvetlendirilmesi Rusya’nın yılardır beklediği neticeyi sunmuş ve Rusya, Esat ‘la görüşmek suretiyle savaşın seyrini değiştirmiştir…

Artık Suriye savaşı, Esad’ın devrilmesi yerine IŞİD’ın ortadan kaldırılması, temizlenmesi işine yönelmiştir. IŞİD veya DAEŞ denilen örgütlerin savaş teknikleri Müslümanlığı, insanlığı ve İslam’ı kötü göstermek ve adam kesen Müslümanlık olmaktan ileriye taşıyamamıştır….

Batılı gazetelerde IŞİD, Müslüman ülke kökenli Avrupa’da yaşayan insanların çocuklarından kin, nefret, baskı üzerine yetiştirilmiş kitleden teşekkül ettiği  ve  farklı ülkelerden Suriye’ye giren ordunun Üç Bin kişiden oluştuğunu yazılmıştır..

Yani IŞİD; Irak ve Suriye’nin yerli halkından oluşan bir ordu, milis gücünden oluşmadığı anlaşılmaktadır. Suriye’ye girenlerin ülkelere göre dağılımı bile yayınlanmıştı. Ve ertesi yıl Pentagon, en az 20 Bin IŞİD militanının Suriye’ye girdiğini açıklamıştır. IŞİD nedir, kimdir!?