Türkiye’nin yeraltı yerüstü zenginlikleri yabancılara devredilmiş hala ekonomideki gelişmeden bahsediyorlar.

Akıldan bilimden sanattan nasipsiz, Türk düşmanı, etnik azgın azınlıkçılar, demokrasi, çağdaş değerler, aydınlanma düşmanı arapçı yobazlar; ülkeyi işgal etmiş hala milli irade diyorlar

Karanlık odaklar sosyal yapıyı düzenliyor hala halk iradesi diyorlar.

Halk dinli dinsiz diye etnik ve mezhep ayrışmasına yönelmiş hala birlik diyorlar.

Yaşanan gerçekler ortada iken bunların tartışılması yerine yıllar öncesinin konularını gündeme getirip tartıştırıyorlar, hala yüzleşelim diyorlar.

Herkes birbirini suçluyor. Kim haklı kim haksız?

Kim doğruyu söylüyor, kim yalan söylüyor?

Kim gerçeği açıklıyor kim yanıltıyor?

Suçlu ayağa kalk!

Bu sözü Türk filmlerinde görürsünüz. Gerçek hayatta öyle midir acaba. Sanırım çoğunuz duruşmalara gitmişsinizdir veya TV’lerden izlemişsinizdir.

Çeşitli gerekçelerle birçok kişi tutuklu, yargılanıyorlar.

Ya siyasetçiler!

Deniyor ki siyasetçiyi, seçilmişi halk sandıkta ancak ve ancak cezalandırabilir onun dışında o yargılanamaz, hesap veremez.

Cezaevlerine bakın. Yüz binin üzerinde cezaevinde kalanlar içinde kimler var?

Bir tane siyasetçi, müteahhit, iş adamı, gazeteci, sanatçı, bürokrat yargılanınca tutuklanınca hemen ayağa kalkılıyor, yargılanamaz tutuklanamaz deniliyor..

Bazı mahkumlar için VIP cezaevi. Ya garibanlar

Bana bazen diyorlar ki; garibanizm edebiyatı yapma.

Peki! Soruyorum hukuk kimler için?

Yargı; güçlüyü korumak, kollamak, garibanı ise susturmak ve sindirmek için kullanılmıyor mu?

Kimi suçlu ülkeyi yönetir, devleti idare eder.

Kimi suçlu gizli tanık olur, etkisizleştirilecek kişileri suçlama aleti olur

Kimi suçu teröristlerle pazarlık yapar, görev yaptı denir, korunur.

Kimi suçlu milletvekili olur, dokunulmazlık zırhı ile VIP’lerden yararlanır.

Kimi suçlu memur olamaz, memurluktan iskat edilir.

Kimi suçlu ihale alamaz kimi suçlu ihale alır, Ali Dibolar milletvekili olur, davalar durur.

Kimi suçlu siyasi iktidar yanlısı bürokrattır, kimse dokunamaz

Kimi suçlu milletvekili olur, davalar durur, oğlu gemi alır, ne olmuş gemicik denir.

Kimi suçlu uzun yıllar yurt dışına kaçar döner, milletvekili olur, arkadaşları kayıp trilyon davasından mahkum olur o makam sahibi olur.

Kimi suçlu Başbakanlık müsteşarı olur, intihalden profesörlüğü alınır, milletvekili olur, bakan olur.

Kimi suçlu Bakanlık müsteşarları, yasa çıkarmak üzere milletvekili olur, davalar durur.

Kimi suçlu katil afla çıkar, yasa çıkartmak üzere milletvekili olur.

Kimi suçlu terör eyleminden dolayı tutuklanır, milletvekili olur, davalar durur.

Kimi suçlu ahlaksızlıktan rüşvetten meslekten ihraç edilir, hakimliğe tekrar kabul edilir.

Suç işleyenler nasıl terfi ediyor? Garip değil mi?

Garip Türkiyem. Tüm bunlara rağmen; seçimde oyunu neden ve niçin kime verdiğini bilmeyen garip insanlar ülkesi. Daha çok soysunlar daha çok çalıp çırpsın daha çok kandırsınlar diye yalan söyleyenlere oy veren garibanlar.

Müstehaklar mı desem bilmem ki?

Peki ya yargı!

Güvencesiz kanun adamı, seyrediyor olan biteni. Arada sırada bir mankeni gözetim altına alır, gündemi meşgul eder. Çaresiz seyreder. Peki neden? Nasıl mı bakın!

Peki! Bu kanun adamı nasıl olur da; güçlü-etkili kişi ya da kişilerle ilgili hukuku işletebilir?

Kanunlar çıkarılmış, Meclis şu kadar süre çalışmış, kime ne? Sana ne, bana ne?

Meclis; dokunulmazlık zırhıyla donanmış, lacivert elbiselilerin fısıldaştıkları, fakir fukaranın vergileriyle güvence altında olduğu mekan. Birbirlerinin gırtlağına sarılan, kafalarını kırarım diyen, kravat çekenlerin yer aldığı yer.

Demokrasiniz, oyunuz, hukuk devletiniz hayırlı olsun!

Günün Sözü: Kişiye göre adaletsizlik yapılıyorsa felaket yakındır.