ÖZEL HABER - Büşra KURU

Eren Gümüş, 1995 Ankara doğumlu, doğuştan yüzde 15 işitme engelli olup cihaz sayesinde yüzde 35 duyabiliyor. Gümüş; “Ankara’da işaret dili eğitim aldım, polis memuru olan babamın mesleği sebebiyle Kahramanmaraş’a taşındık. Futbola 11 yaşımda bir amatör takımda başladım. Burada kendimi kanıtlamaya çalıştım ve takım arkadaşlarımın desteğiyle futbol bende bir tutku haline geldi. Futbol takımında tek işitme engelli olduğum için takım arkadaşlarımla göze göz futbol oynardım. Hakemin düdüğünü duymadığım için ise faul yaptığımda hakeme ve takım arkadaşlarıma bakardım.

EREN SINIR TANIMADI

Gümüş, İlkokulda müsabakalarda gol kralı oldu. İlkokul eğitiminin ardından Konya’ya geldi. Lise yıllarında Konya İşitme Engelliler Spor Kulübü’ne kaydoldu. 2013’e kadar bu takımda oynamaya devam etti. Aynı sene Bulgaristan’daki, Dünya geneli işitme engelliler olimpiyatlarına katıldı ve başarısından dolayı ilk kez milli takıma seçildi.

2014-2015 senesinde Manavgat’taki bir futbol kulübüne transfer olmasının ardından bu takımda Türkiye genelindeki işitme engellilerle tanıştı ve takımda duyup konuşabilen tek oyuncu ise kendisiydi. Takımda kendisi kadar iyi oynayanlar da var. 2016 senesinde tekrar milli takıma seçiliyor ve İtalya’daki dünya şampiyonasına katılıyor. Burada derece yapıyor ve dünya şampiyonu oluyorlar. Sağ bek pozisyonunda oynayan Gümüş, futbolun takım oyunu olduğunu söyleyerek gollere katkısının olduğunu belirtti. 2017’de olimpiyatlar için kamplara katılan Gümüş, performans düşüklüğü nedeniyle kadrodan çıkarıldı.

İÇİNDEKİ SPOR AŞKIYLA “SESSİZLİĞİ” YENDİ

Babasının, gençlik yıllarında amatör futbolcu olması sebebiyle futbola ilgi duyan Gümüş, futbolun kendisine kattıklarını şu sözlerle açıkladı; Kendi sosyal hayatımı kurdum, farklı şehirlerden arkadaşlıklar edinip her zaman desteklendim, iletişim kurma kabiliyetim gelişti, özgüvenim arttı, zamanımı keyifli geçiriyorum ve değerini biliyorum.”

ENGELLERİ FUTBOL İLE AŞIYOR

Hayatına sıkı sıkıya bağlı olan Gümüş; engelli bireylere özgüvenli olmalarını, yalnız kendi çevreleriyle değil yeni arkadaşlıklar kurmaları gerektiğini, işaret dilini herkesin öğrenmesi gerektiğini vurgularken “Kurslar ile her şeyin mümkün” diyerek sunulan imkanlardan da bahsetti. Sözlerini, “Hayatı sevin, engelleriniz sosyal hayatınıza engel olmamasın, engellerinizle barışık olun yani nasıl mutlu oluyorsanız öyle yaşayın” diyerek sözlerini noktaladı.