Türk demokratik sisteminde köklü değişim yaşanmıştır. Çok partili sistem devam ederken yönetim, “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”nin, Cumhurbaşkanı’mızın da açıklaması ile “Başkanlık Sistemi” olduğu tescil etmiştir. Cumhurbaşkanı, milletvekillerini ayrı sandıkta halk seçmektedir. Aktif politikalar özellikle muhalefet partilerini kısa sürede yer, bitirir! Demokratik seçim sistemi ile seçme ve seçilme hakları korunmaktadır.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemi kuruluş amacına uygun şekilde bazı konularda Meclis’i bypass etmekte, devre dışı bırakmaktadır. Partiler bu doğrultuda pasif politik eylem içinde görülmekte, gündem partilerin eylem sahası dışında seyretmektedir… Parti Genel Başkanlarının hedef potansiyeli daha fazla milletvekiline mi odaklanmalı, yoksa Cumhurbaşkanı olabilmenin yollarını mı aramalı… tartışmanın temasıdır. Genel başkanını Cumhurbaşkanlığı koltuğunda görmek istemeyen partili vekil de muhtemeldir. Söz konusu koltukta gözü olmayan genel başkanın da başarı performansı belirli seviyeyi aşamayacaktır…

Milliyetçi Hareket Partisi Lideri konuya hâkim, en azından Cumhurbaşkanı’na yakın durulması gereği üzerinde hassas davranarak Ak Parti ile sürdürülebilir ittifak gayretini canlı tutmakta, muhalif partileri “şer ittifakı” diye tanımlamaktadır. Bu da MHP’li ülkücülerin moral deposunu idare etmektedir. MHP’den kopan ülkücülerin bir kısmı Ak Parti camiası içine karışmış, bir kısım ülkücüler de İyi parti potansiyeline katılmışlardır.

Sn. Bahçeli, “başkanlık sistemi tartışılabilir” teorisini gündeme taşımıştır. Demokratik teamüller gereği sistemler elbette tartışılır… Cumhuriyet Halk Partisi(CHP) ise Sn. Muharrem İnce’nin kaprisiyle çalkalanmaktadır. Sosyalizm ideolojisinin liberalizm içinde erimesiyle ana muhalefet partisi bloklaşmıştır. Liderlik çekişmenin yarattığı iklimde daha geniş seçmen potansiyeline ulaşması imkânsızdır. CHP, kapana kısılmış, kaynayan kazan… Sol seçmen, “6. Filoya defol!..” diyen gençliği özlüyor… Cumhurbaşkanlığını kazanmak için partileşme süreci bitmiştir. Liderlik dönemine girilmiştir.

Şeyh Edebali’nin öğütlerine kulak verilmelidir. Hitabe ve hatiplikte siyasal ve sosyal seviye doğru tespit edilmelidir. İktidar için de muhalifler için de önemlidir… Sürdürülebilir politika için Sn. Akşener’in yarattığı umut önemli sayıda temsile muvaffakiyeti başarmış, CHP seçmeni de önemli rakamlarda birlik sağlamış, ancak Saadet Partisiyle birlikte “millet ittifakı” beklenen sınıra yaklaşamamıştır… Aha şimdi; iktidar için ayakta kalma, muhalifler içinse yeniden diriliş için hareket zamanıdır!..