Memorial Antalya Hastanesi Üroloji Bölümü'nden Op. Dr. A. Egemen İşgören, 8 Mart Dünya Böbrek Günü nedeniyle böbrek sağlığı ve nedenlerine ilişkin bilgi verdi. Kronik böbrek hastalarının yaklaşık yüzde 40'ını şeker, yüzde 30'unu da hipertansiyon hastaları olduğunu belirten Dr. İşgören, "Kronik böbrek yetmezliği için risk altındaki kişilere yönelik düzenli tarama ve etkin tedavi ile hastalığın ilerlemesi önlenebiliyor. Böbrek yetmezliği her yaşta ve cinsiyette oluşabiliyor. Özellikle 40 yaşından sonra ise kadınlarda daha sık görülüyor" dedi.

SİNSİ SEYREDEN HASTALIK

Kronik böbrek yetmezliğinin böbreğin süzme fonksiyonlarındaki ilerleyici azalma olarak tanımlandığına değinen Op. Dr. A. Egemen İşgören, "Hastalık sıklıkla sinsi seyrettiği için, hastalığın toplumda görülme sıklığı ve yaygınlığı artmaktadır. Düzenli tarama yapılmadıkça erken evrelerde teşhisi zordur. 10 kronik böbrek hastasından sadece biri hastalığın farkındadır. Farkındalığının ve erken tanısının düşük olması nedeniyle, hastalık sıklıkla son dönem böbrek yetmezliği evresinde ilerler" diye konuştu.

GECE SIK İDRARA ÇIKMAK HASTALIK BELİRTİSİ

Op. Dr. A. Egemen İşgören, hastalığın gece idrara çıkma sıklığındaki artışla kendini gösterebildiğini ifade etti. Gece birden fazla idrara çıkan kişinin böbrek fonksiyon testlerini yaptırmasının erken tanı için önemli olduğuna işaret eden Op. Dr. İşgören, "Ödem, tansiyon kontrolünde zorlaşma, idrarda köpüklenme, idrarda mikroskopik ya da gözle görülür kanama veya protein kaçağının olması gibi durumlar diğer belirtiler arasında yer almaktadır. Son dönem böbrek yetmezliğine ulaşmış hastalarda iştahsızlık, bulantı, kusma, kaşıntı, kramp, halsizlik gibi şikayetler görülebilir" dedi.

EN ÖNEMLİ RİSK FAKTÖRLERİ

Op. Dr. A. Egemen İşgören, kronik böbrek hastalığı için en yüksek risk faktörlerini şeker hastalığı, tansiyon yüksekliği, kalp-damar hastalıkları, obezite, ileri yaş, ailede böbrek hastalığı varlığı olarak sıraladı.

DÜZENLİ KONTROLÜN ÖNEMİ

Hipertansiyon ve şeker hastalarının kronik böbrek hastalığına yakalanma riskinin yüksek olduğuna işaret eden Op. Dr. A. Egemen İşgören, bu nedenle bu hastaların böbrek fonksiyonlarının daha yakından takip edilmesinin önemli olduğunu söyledi. Hiçbir şikayeti olmasa da en az 6 aylık periyotlar ile böbrek fonksiyonlarına bakılması gerektiğine vurgu yapan Op. Dr. İşgören, "Ayrıca böbreğin kistik hastalıkları, kronik ve tekrarlayan böbrek enfeksiyonları, idrar yollarına ait kaçaklar, böbrek taş hastalıkları, özellikle romatizmal ya da ağrı kesici ilaçların uzun süreli kullanımları gibi durumlar, böbrek hastalığına yakalanma riskini artırabilir" diye konuştu.

KOLAYCA TEŞHİS EDİLEBİLİR

Op. Dr. A. Egemen İşgören, kronik böbrek hastalığının basit ve ucuz kan ve idrar testleriyle kolayca teşhis edilebildiğini ifade etti. Dr. A. Egemen İşgören, erken teşhis edildiğinde hem kronik böbrek hastalığına özgü genel önlemler hem de altta yatan veya eşlik eden hastalıklara yönelik tedavi yaklaşımları ile ilerlemesinin engellenebildiğini veya geciktirilebildiğini kaydetti.

BÖBREK SAĞLIĞI İÇİN DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR

Riskli bireylere yönelik etkin tarama ve tedavi ile hastalığın gelişiminin önlenebildiğine dikkati çeken Op. Dr. A. Egemen İşgören, böbrek sağlığı için dikkat edilmesi gerekleri ise şöyle sıraladı:

"Düzenli egzersiz yapın, sağlıklı beslenin ve ideal vücut ağırlığınızı koruyun, tuzu azaltın, günde ortalama 2-2,5 litre su tüketin, sigara kullanmayın, aşırı alkol tüketiminden kaçının, gereksiz yere ağrı kesici ve antibiyotik kullanmayın, taş ve idrar yolu enfeksiyonlarının nedenini öğrenin, kan basıncınızı takip edin, kan şekerinizi belirli aralıklarla kontrol ettirin, magnezyum içeren besinler tüketin, gazlı ve şekerli içeceklerden uzak durun, kafein kullanımını belirli bir miktarda tutun, idrarı mesanede tutmaktan kaçının, lahana, karnabahar, kırmızıbiber, sarımsak, soğan, elma, kızılcık, yaban mersini, ahududu, çilek, kiraz, kara üzüm, yumurta beyazı, balık ve zeytinyağı tüketin."