İster Suriyeli mülteciler, isterse başka ülke göçmenleri, isterse de iç işlerimizdeki fay hatları yanında yeni mülteci hareketleri Anadolu toraklarına akın edecektir. Türk ülküsünün bu hususta Tanrı misafirliği, hoş görü sahası, mazlumiyet tezkeresi,, sahipsizlik, yuvasızlığa daima açık kapısı vardır, olacaktır da… İslam dünyası ve Türk Dünyası Anadolu’dan merhamet beklemektedir…

Stratejik derinlik politikasından amacın ne olduğu bilinmemektedir. Yurtta Sulh, Dünyada sulh politikasını rencide etmiştir. Ak parti iktidarı sürecinde eksen kayması gündeme gelmiş, denge politikaları yerini taraf politikasına bırakmıştır: “Bîtaraf olan bertaraf olur!..” ilkesi savunulmuştur. Politikanın hedefi ise halkları aynı millet olgusu içinde yüceltmek olmalıdır!..

Son Dışişleri Bakanı, Sn. Mevlüt Çavuşoğlu’nun bakanlığı süreci Ak Parti döneminin en performanslı, dikkatli, diplomatik sahada ağırbaşlı, devlet dış politikasına odaklı yürütüldüğünün açıkça beyanı mümkündür. Rusya ile Astana, Soçi zirve süreci yanında AB, ABD ilişkilerinde daha dikkatli adımlar atılmaktadır. Hükümet politikası gereği Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ile görüşmeye yanaşmamaktadır…

Her şeye rağmen ülkemizde Ak Parti devrinin yarattığı savalar ve Suriyeli mülteciler devri vardır. Türkiye’ye giriş ve kabul şekillerini tam olarak bilmiyoruz. Türkiye güvenlik koridoru savunmasında hep haklı cephede durmuştur, Türkiye’nin güvenliği için görüşme ve çatışmalar halen devam etmektedir. Afrin’den sonra Fırat’ın doğu ve batısı en sıcak gündemdir…

Suriyeliler ileriye dönük seçmen kabul edilir mi endişesi T.C.  kimliği verilmesi, iskânı doğrultusunda şüpheler uyandırmaktadır. Ancak mazlumun yanında devlet ideali ile planlı, programlı, eğitime dayalı mülteci politikası geliştirilmelidir…

Şüpheler halkı korkutmakta, muhalif kanada da eleştiri ve tenkit hakkı yaratmaktadır: “Demografik yapıyı tehdit edecek dereceye ulaşmıştır. Bulundukları ortama zarar verir, arzu edilmeyen ortamlarda rol alır olmuşlardır. Vatandaşlık verilmesi durumunda demokrasiyi hırpalayacak sayıdadır. Azınlık ırkçılığı politikasının bir kanadı olabilecek potansiyele ulaşmaktadır. Halkın sırtında ekonomik bir kamburdur. Yıllara yaydığınızda anlatacak çok problem ortaya çıkar...”

En başından tedbir sıkı tutulmalı, kamplarda derhal milli ve dini eğitim başlatılmalı; kamp dışına yerleşim amaçlı yayılışları ölçülü, kontrollü, eğitime bağlı; devlet yardımları süreli ve belirli yastakiler askere alınmalı; güvenli bölgede yaşama imkânı, iş ortamı, istihdam sağlanmalıydı. Şimdiden rey kullanacak olmaları da ilginçtir!..