Polikistik over sendromu kadınlarda en sık görülen hormonal bozuklukların başında yer almaktadır. Polikistik Over Sendromu santral sinir sistemi, hipofiz, overler, adrenal bezler ve hormonal dokular arasındaki etkileşimlerin bozulmasına bağlı olarak doğurganlık çağının herhangi bir döneminde ortaya çıkabilen, kronik seyreden ( tam iyileşme göstermeyen), diyabet, koroner kalp hastalığı ve metabolik sendrom gibi ciddi sağlık sorunları ile de ilişkilendirilen ve genetik yatkınlık ile ortaya çıkan  bir hastalıktır. PKOS’lu kadınlar ruh sağlığı sıkıntıları ve depresyona daha yatkındır.Normale göre kendilerini daha aç hissederler ve insülin direnci veya insülin salınımında oluşan problemlerden ötürü kilo alımı kolaylaşır.   Kilo problemi olmayan  PKOS' lu kadınların % 30'u, obez PKOS’lu kadınların ise % 75' inde hiperinsülinemi ve insülin direnci görülmektedir. İnsülin direnci bu sendroma neden olabildiği gibi  PKOS sonucunda da insülin direnci gelişebilir. Bu nedenle hem ilaç ve hem diyet tedavisine  odaklanılmalıdır. Teşhis aşaması zor olan bu sendromda akne problemi, kilo artışı, adet düzensizliği gibi sorunlar yaşıyorsanız mutlaka bir kan testi yaptırılmalıdır.Kronik bir hastalık olduğu için tedavinin amacı semptomları kontrol altına almak ve yaşam kalitesini arttırmaktır.

PKOS  SEMPTOMLARI:

Adet düzensizliği veya adet görmeme.

Adet olamama nedeni ile oluşan kistler

Testesteron seviyesinde artıştan kaynaklanan tüylenme,  sivilce artışı ve saç dökülmesi(erkek tipi kellik).

Yukarıda yazan  3 belirtiden 2’sine sahip bireylerde teşhis konulur.Teşhis bir endokrinolog  veya  doğum kontrol uzmanı tarafından konur.

Tedavi sürecinde doktorunuzun belirlediği doğum kontrol hapı veya  şeker hapı ile sürece başlanır.

POLİKİSTİK OVER SENDROMU VE BESLENME:

İlaç ile tedavinin yanı sıra beslenmenin önemi çok büyüktür.

1.     Tüketilen karbonhidrat miktarı ve kalitesi çok önemlidir.Beyaz akmek, pilav, patates gibi karbonhidrat içeriği ve glisemik indeksi yüksek besinlerin tüketimi azaltılmalıdır.

2.     Eklenti şeker tüketimi azaltılmalıdır.

3.     Öğünlerde sebze ve yeşillik tüketimine ağırlık verilmelidir.

4.     Glisemin indeksi düşük besinlerin tüketilmesine ağırlık verilmelidir. Genellikle meyve ve sebzelerin çoğu, bakliyatlar, süt ve süt ürünleri, kuruyemişler, tam tahıllar düşük glisemik indeksli besinler olarak kabul edilir. İşlenmiş şekerli tatlılar, beyaz un içeren ürünler, beyaz pirinç, makarna gibi besinler ise yüksek glisemik indekse sahiptir.

5.     Artan iştahı kontrol almak için kaliteli protein içeriğine sahip olan yumurta, et, tavuk, balık ve süt ve süt ürünlerinin tüketimine beslenmede yer verilmelidir.

6.     Lif oranı yüksek sebze ve meyve yenilmelidir.

7.     Hayvansal yağ alımını kısıtlanmalı ve bitkisel yağlar tercih edilmelidir.