Beyinleri küçük şeylerle işgal ederek hafızayı küçültmemek gerekir. Beynin işlemesi, yaşlanmaması, unutkanlık sendromuna girmemesi, kazanılmış deneyim ve tecrübelerinden istifade için okumak, konuşmak, yazmak, yani hafızayı sürekli bilgi akışıyla donatmak, ilimle iştigal ettirmek şarttır. Mürşidimiz ilim; müridimiz bilgi olsun!..

Tartışma ortamı da bu meyanda önemlidir. Doldur-boşalt emsali, beyin hücrelerinin yenilenmesi ve sağlıklı aklın seviyesini düzgün yürütmesinde yararlıdır. Sohbetin ortamını ve dozajını iyi ayarlamak gerekir. Bilgi birikimi yeterli düzeye yetişmemiş kafanın güncel dedikodu, iftira, sarkıntı, yalan dolan, abuk subuk sokak söylemler ile yetinmişlerin iletişim düzeyi politik seviyede yetersizdir. Kavganın fitili daima ateşlenmeye hazırdır…

Siyaset ile politika Türk kültüründe birlikte anılır. Halbuki siyaset; devlet örgütlenmesini; politika hükümet yapılanmasını ifade eder. Öz ve kabuk gibi iç içedir. Siyaset; kalıcı hedefler, idealler, ülküler, gayeler, iyiler için özdür. Politika; jurnalcilik, gazete, kafe kültürü, ilintileme, yalana yalan katma, doğru yanlış, yanlışı doğru gösterebilme seyri, seviyesi ve becerisidir…

Geri kalmış, eğitim düzeyi düşük halklarda politikacı seçmen sayısı, rey potansiyeli düzeyinde güçlüdür. Seçmenin nabzı üzerinden miting düzenler, oyuna taliptir, çıkarı vardır. Siyaset; devlet örgütlenmesi, bekasına yönelik düşünce, fikir, hitap üretmektir: “Geçmişi bilmeyen, geleceği ne bilir!..” Partiler, gelip geçici kuruluşlar ama fikirler, düşünceler, ülküler kalıcıdır!..

Türkiye, dış güçlerin savaş sahasında, her yerde ajan kaynıyordur. Türk gençliği uyandırılmalıdır. Bu iş politika ve particilikle başarılamaz. Partiler üstü ideallerle, ülkülerle, amaç ve gayelerle maziden atiye yönelişle başarılır. Sultan, saltanat kavgası sorun üretir ama çözmez. Ülkücüler başbuğun dikinden hiç nefret söylemi duymadılar: Ülkücülük; reaksiyon değil, aksiyondur!.. Gençliğin ufku açıktır, aydınlıktır!!..

Bizler; cahil ailelerin evlatlarıyız. Türk milliyetçiliğini babamızdan değil; babamız kadar bizleri seven, koruyan, elimizden tutan Başbuğ’dan öğrendik. Türkiye’nin geri kalmışlıktan kurtuluş reçetesini benimsedik. Partisinden dolayı kimseyi kınamadık. Gösteri ve protestolar parti politikasına karşı değil; yabancı fikir sistemi, dış mihrak ideolojilerine karşı katıldık...

İyi bir gelecek için tartışılması gereken o kadar konu varken lider sultası ve politik çıkar çemberine Türkiye gençliği heba edilmemelidir!.. Hiçbir partinin aile içine nifak sokmaya hakkı yoktur! Politik ittifaklar, müttefikler, dışlananlar.. Türkiye nereye koşuyor ?