Her türlü savaş çeşidi gündemini koruyor. Kara, deniz, hava savaşları yerini nükleer enerji kullanımına doğru sevk ediyor. Sermaye acımasız yüzü ve azgın dişin daima göstermektedir. Ama savaşın adı ne olursa olsun hedefinde “milletler mücadelesi” vardır. Gelişen teknoloji ve hırçınlaşan suratlar başka milletleri yok etme, öz varlığının idamesine yol açma hazırlığı ve peşindedir…

Güçlü olduğunu iddia edenler, haklı olduklarının da iddiasına düşmüşlerdir. Yıllardır aydınlara, gençler, ilim adamlarına, siyasilere ideolojik çıkmazlarla beyin fırtınası yaptıranlar, bu günlerde biraz daha ileriye giderek ortak değerler üzerinden milletleri parçalama, aileleri politize etme, partileştirme çabalarıyla toplumu kamplaştırma, düşmanlaştırma peşine düşmüşlerdir…

Entel kavram, entel düşünce iddiasında bulunanlar bile aralarında evrensel değerler üzerinden anlaşamamaktadırlar. Medeniyet ve inançlar bile milletler mücadelesinin önüne geçememektedir. Gücün haklılığına inanlar arasındaki bloklaşma ve çekişmeler durumu iyice açığa çıkartmaktadır…

Tarihin akışı içinde Sovyetler Birliği dağılmış, kiliseler Hıristiyan toplulukları bir araya getirip güçlü bir çatı oluşturamamış, İslam dünyası yürek yakar durumda paramparçadır. Yine de görülmektedir ki milletlerin kurduğu devletler daha dinamiktir. Milli direnci hiçbir kuvvet ezip geçememektedir. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş ve kurtuluşunda da bu milli direnç vardır…

Ama günümüzde “soldan ve sağdan” bu memleket üzerinde hesap yapanların sayısı artmıştır. Ülkemizin siyasal kolları üzerinde hesap yapanlar elbette amaçlarına ulaşamayacaklardır ama Anadolu insanını birazda olsa yorup düşündüreceklerdir. Türkiye için uyanma zamanı her an için geç değildir. Fakat önce siyasetçilerimizin özlerine yönelik eleştirileri benimseyip kabullenebilmelidirler. Muhalefetiniz yoksa yanlışlarda boğulmak elzemdir…

Tarihin akışı her zaman güçlüyü değil; bazen de haklıyı haklı çıkartmayı başarmıştır. Türk milleti milli ülküleri gereği sürekli haklı davaların peşine düşmüş ve başarı grafiğini daima zirvede tutmayı başarmıştır. Yeni bir dünya doğmak istese yine Türk milleti hakkın, hukukun, adaletin, liyakatin yanında yer alacak ve yine tarih sayfalarını zaferlerle doldurtacaktır…

Çünkü hak, kuvvetlinin değil, haklınındır. Kuvvet ise hakkın daha kolay elde edilmesi ve dünya nizamına kısa sürede ulaşılabilmesi için gereklidir. Her alanda haklı ve de kuvvetli bir millet olmalıyız. Her türlü savaşlar bitmiş olsa bile milletler mücadelesi bitmez, bitmeyecektir de!..