Yazılarım biraz ağır konuları içermektedir. Düşünce insan beyninde tasavvur halinde gelişmekte ve gerçekleşmesi yönünde mücadele ortamına atılmaktadır. Her bireyin düşünce ve düşündüğünü daralan veya genişleyen çemberine göre izah, sohbet sahası mevcuttur.…

Büyük düşünmeden küçük işleri başarmak zordur.  Tek taraflı okuyanla çok yönlü okuyan, kırsal kesimle kentli sosyal hayat faktörlerinde farklılıklar bulunur. “Okuyanla okumayan bir olur mu hiç!..” söylemi önemlidir. Politikacıya göre siyasetçinin bakış açısı daha geniştir…

İnsanoğlu dünyaya terk edildiği günden beri kendisini tanıma ve Yaratana kavuşma ülküsüyle yanıp tutuşmuş, eliyle yaptığı putlara tapmış, güçlere, kuvvetlere, olimposlara, kayaların gücüne iman etmiş… Bulunduğu koşullara, yaşadığı ortama, çağın akışına, peygamberlerin gönderilişine göre inanmış, savaşmış, ömür dökmüş… Hâlen bu mücadele devam ediyor…

 Peygamberleri reddetmiş. Evreni; “ruh mu yarattı; madde mi?” tartışma konusu olmuş. Maddeyi öne çıkartanlara “materyalist”, düşünce akımlarına da “materyalizm”; Ruhu öne çıkartanlara “idealist”;  fikirlerine de “idealizm” denmiş… Dinler tarihine göre ise “tek Yaratan” olduğu sürekli tebliğ edilmiş, insanoğluna Peygamberler aracılığı, vahiy yolu ile bildirilmiş…

Türk milleti buna, tek yaratıcıya inanmış; Tanrı buyruğunu mefkûre edinmiş, “Kızılelma” demiş… Türk ülkü buradan doğmuş; gaye, amaç, mefkûre ile ifade edilmektedir. Ülkücü, bu düşüncelere sahip, ilmi ile amel eden, gönlü, kalbi sevgi yüklü bulutlar, kişiliklerdir. Türk gençliği çatışma yerini birlikteliğe ve kalkınmaya yönelmelidir.

Yaratan, Yüce Mevlâ’m varlığını daima, her yerde gösterse de insanoğlu isyankârdır. Dar tasavvurlarına esir kalmış, nefsinin mahkûmu olmuştur. Bu gün tartışılan ülkücülük iktidar mücadelesini aşamadığından kin, intikam, hırs… gibi nefsi arzular peşine düşmüştür…

31 Mart yerel seçim sonrası İstanbul’da düğümlenen ittifaklar atışması ve sonrası bunun en güzel örneklerindendir. Din ilmi bilgisi yeterli düzeyde seyretmeyen önderlerin söylemleri esef vericidir. Politize edilmiş “siyaset” minimize edilmiş “bilim aklı” ile “tasavvuf” değil; “felsefeyi” anlamak ve kalplerdeki sevgi yumağı ile gönüllere girmek güçtür….

Değil 82 milyon, Türk Milleti; evrensel mücadele ve Nizam-ı âlem ülküsü ile insanlığı idareye yeterli ülküsü, imanı, inancı olan bir millettir! Türkiye İttifakı bile kısır kalır…