Şimdi herkes tereddüt içinde merakla bekliyor. Acaba Ekrem İmamoğlu görevini yapabilecek mi? İmamoğlu’nun başına bir şeyler gelir mi? İmamoğlu’na görev yaptırtırlar mı? Ak Partili meclis çoğunluğu projelerini desteler mi? Her şey çok güzel olur mu? Türkiye’ye iyi gelir mi?

31 Mart 2019 seçim sonuçlarının başına geleni herkes gördü. Bu tereddütlerin başında da son aylarda meydana gelen siyasetteki dalgalı, dalgakıranlı, türbülanslı politik havanın bıraktığı mitillerdir. YSK’nın kararı çok tartışılmıştır, tartışılmaya da devam edilecektir…

Millet ittifakına karşı kurulan tuzaklar öyle geniş sahaya erişim sağladı ki Mısırlı lidere cenaze namazından İmralı adasına, yayın organlarına kadar ihtimali hiç beklenmedik çağrılar, mektuplar, tehditler falan filan…

Cumhur ittifakının kullandığı devlet imkânları yanında İstanbul Belediye Çalışanlarını parti memuru haline getirerek “İmamoğlu ile çalışmak istemiyoruz!..” yürüyüşleri. Siz çalışmaz iseniz çalışacak bir sürü işsiz var. Hadi bakalım istifa edin!.. Elbette herkesin boynu bükük kalır…

Ekrem İmamoğlu, babamızın oğlu değil, o da bir Türk vatandaşı. Onun da herkes gibi hukuki hakları vardır. Hakkını ekibiyle birlikte iyi savundu, iyi performans gösterdi. Tüm siyasi parti seçmenleriyle bütüncül politika, 16 milyon İstanbulluyu birleştirecek umut üretti…

Türkiye’nin bütüncül politikaya ihtiyacı vardı. Başbuğ Alpaslan Türkeş’in dokuz ışık sistemini yineleyelim “Bağımsız Milliyetçi Türkiye Ülküsü”nün gayesi de buydu. Türkiye ayrılmaz bir bütündür. Cumhuriyeti kuran Anadolu halkına büyük Türk milleti denir. Türklük ve İslam uzlaşı siyasetinin mayasıdır. Laiklik; din adına toplumun sigortasıdır… 

“(T.C.) ne? Olsa ne olur; olmasa ne olur!..” diyenler de anlamıştır herhalde. T.C. olursa İmamoğlu kazanır. Olmazsa bir şeyler olur ama ne olduğunu kimse anlamaz. Türk ülküsüne yeniden yöneliş şarttır. Dünyanın en ücra köşesindeki Türkiye sevdalısı garip kuşun bu ülküye ihtiyacı vardır. Bu ülkü Cenab-ı Hakk’ın güzel ahlak ilkeleriyle bezeli Türk Milliyetçiliği ülküsüdür. “İZM”lere sığdırılamayacak sonsuz deryanın adıdır…

İstanbul seçimi; 16 milyon İstanbulluya birliktelik ışığı olurken; Ülkeye bütüncül, kucaklayıcı, temiz, sade seviye dilli politika umudu yüklemiştir. Ülkenin geldiği noktada yöneticilerine öz eleştiri imkânı tanıyan seçmen alkışı hak edendir. Görevini layıkıyla yerine getirmiştir…