İmar deyince mimar, mühendis, şehir plancısı akla gelir. Yıkım deyince de kaçak, aykırı yapıların imara uydurulması, uymayan kısımların yıkılması hatırlanır. Kıyımdan ise hak ve hukuk dengesi kurmadan yetkilerin acımasızca kullanımı, bu kullanımda tarafgir davranılması, bazılarının canının yakılması anlamı çıkar. Bu ülkede, bunların hepsiyle karşılaşmak mümkündür…

İmar ve şehircilikle uğraşan uzmanların özgür davranabilme gücü politika dairesindedir. Coğrafyayı inceleyip de dere yatakları, sit sahaları, park yerleri, kamu binaları, kentin yıllar sonra ihtiyacı olacak zorunlu arazilerin tespiti, hele hele yolların geçeceği kıvrımlar, kavşaklar politikanın emaresi dışına çıkamamaktadır. Burası falancanın arsası, aman!?.. Düz geç!..

Yıllardır belediyeler merkezi yönetim emrinde çalışmışlardır. Merkeze gönderilen imar çalışmaları, İller Bankası ihalesiyle yapılan işlemlerde onay süreçlerinin uzun sürmesi kıyı ve turizm kentlerinde plansız, kaçak, çarpık yapılaşmaya izin vermiştir. Bazıları yıkılmış, başkanlar “aferin ve küfür” almışlardır. Sürekli çıkan “imar affı, imar barışı” ise yıkılanları mağdur etmiş, kıyıma uğratmış, yıkılmayanlar dört köşe.. Kentselde dönüşümde de rantsal dönüşüm iddası...

Mevzuatlar “yıkılır” derken, imara uymayanları “uydurun!..” anlamında fiiliyat beklemekte; İmar planı yapılmamış yerlerdeki  yapılar “plana uydurulur!..” manasına da yer vermektedir. Mahkemeler ise önceliğin “imara uydurulması, uydurulmayan kısımların yıkılması, milli servetin korunması…” anlamını karara yüklemektedir. Yani yıkımlar en sonraya…

Yasa tam uygulanmıyorsa haksızlık, tarafgirlik kaçınılmazdır. İmar kanununun 18. Maddesi “nimet-külfet” dengesini sağlamak, adaleti hâkim kılmak için 1950’li yıllarda kanunlaştırılmıştır. Ek-1 maddesi “fakir-fukara hakkı” için önemlidir. Belediye başkanları bu maddeyi uygulamaktan kaçınırlar. !8 madde uygulanmamışsa ruhsat iptal edilebilmektedir…

Efendim, vatandaş anlaşmalı!.. Kayırmaca yapılırken vatandaşa soruluyor mu? Yasayı uygula, doğru olanı yap, sorunlar çözülsün!.. Olmaz efendim!... Hissedarlardan birisi 18. Maddeye karşıymış!... Kanuna karşı olunur mu? Biri karşı diye binin canı mı yansın? Güzel kent özlemi, yasanın tam uygulanmasını gerektirir. Doğru yap ki halkın ve hakk’ın önüne öz güvenle çık!..

İmar barışı çıktı, uzatıldı. Vatandaş barıştan istifade ile son dakika prefabrikler kondurdu. Son güne yetiştirip, devletten hukuki hakkını alacak! Belediye başkanı akşam yazı göndermiş; sabah da yıkım ekibi… İşte kıyım!.. Hakkını kullanmak isteyene süresi dolmadan yıkım, kıyım kararı… Çünkü bunlar gökdelen değil!... Ankara’nın verdiği hakka taşra nasıl el koyar… Kabadayılıkla!..