Haber - Burak ÖZTUNÇ

Vatansever ve milliyetçi akademisyen tarafından oluşturulan Kızılelma Aydınları isimli gruptan Barış Pınarı Harekatı’na destek geldi.

İçerisinde Alanyalı akademisyenler, Prof. Dr. Abdugani Arıkan ve Prof. Dr. Selahaddin Avşaroğlu ile Alanya Alaaddin Keykubat Ünviersitesi (ALKÜ) akademisyenleri Dr. Yavuz Uysal ve Doç. Dr. Mehmet Ak gibi isimlerinde bulunduğu Kızılelma Aydınları’nın yaptığı açıklama şu şekilde:

“Talat Paşa'nın eşi Hayriye Hanım, Talat Paşa'yı sırtından vurarak kalleşçe şehit eden Soğomon Tehliryan'ın Berlin'deki mahkemede, "biz Türkiye'yle, Türk Ordusuyla tek başımıza savaşamayız. Ancak onların liderlerini, en akıllı insanlarını, komutanlarını, siyasetçilerini, diplomatlarını suikastlarla öldürebiliriz diye düşünerek bir intikam kararı aldık..." dediğini aktarır. Hayriye Hanımın bu mahkemeyi anlattığı ses kayıtları da internette mevcut, merak edenler için...

Soğomon'un anlattığı bu karar, emperyalizm destekli Türk düşmanı ermeni terör örgütü Taşnakçıların NEMESİS adıyla andıkları suikastlerdır. Başta Enver Paşa, Talat Paşa, Cemal Paşa olmak üzere dönemin birçok ittihatçı Osmanlı devlet adamını hedef almışlardır, şehit etmişlerdir. 1915'e kadar Ermeni Taşnak Terörü, 100 yıl boyunca Osmanlı Devleti’ne karşı birçok saldırılar yapmış, bazı vilayetlerin demografisini planlı soykırımlar yaparak değiştirmek istemişlerdi. Bütün Doğu Anadolu bölgesinde bunlar yaşanmış, mesela Van vilayeti, vahşice işlenen Müslüman Türk katliamlarıyla adeta haritadan silinmişti. Bunların derin mesele, ince çizgi ve memleket meseleleri olduğunu bilmeliyiz. Bu arada 1915 Ermeni Tehcirini yapanların ellerine sağlık diyoruz. Yoksa ortada Türkiye olmazdı. Ruhları şad olsun. Bu arada, bildiğiniz gibi bu Taşnak Terörü ilerleyen yıllarda, bilhassa 1970'lerde yeniden hortlayacak ve bu defa ASALA adını alacaktır. Bu örgüt dünyanın birçok bölgesinde, yine batı destekli olarak diplomatlarımızı şehit etmişlerdir. Ta ki 1984'e kadar...

İlginçtir, Talat Paşa'yı şehit eden Soğomon, sonraki yıllarda gayet korunaklı bir şekilde, ABD'de yaşamaya başlar, 1960'da Kaliforniya San Fransisco'da ölür. Bir gün kendisini öldürmeye gelecek bir Türk'ün olduğu düşünce ve korkusuyla gizli saklı yaşamıştır.

Kıbrıs Harekâtı başlar, 1974... Bunu anlatan da 30-40 kişilik bir EOKA'cı çetenin başıdır. Yaşanmış bir olaydır. Rahmetli Denktaş da bu olayı çok anlatırmış. Harekât başladığında bir köyü tutmak üzere emir almışlardır, ancak sıcak çatışmaların yaşandığı birçok bölge vardır, Türk komandosu ilerlemektedir. Bu 30-40 kişilik çete, sayıca kendilerinden az olan bir Türk mangasına teslim olmuştur, esir alınmıştır. Esir alınınca yapılan sorguda, haliyle, bu çetenin başına Türk komutan sorar; "Neden savaşmadınız ve hemen teslim oldunuz?” Eleman cevap verir; "Biz savaşmak için mevzi aldık, ancak karşıdan çok güçlü silah atışları yapılıyordu, dürbünle baktım, bir Türk askeri koşuyor. Bir elinde yarım ekmek var, onu ısırıyor, diğer elinde tüfeği var bize ateş ediyor. Ben onu görünce ardından binlerce askerin üzerimize gelebileceğini düşündüm, yoksa neden bu kadar rahat olsun, nasıl böyle hem ekmek yiyip hem ateş etsin ki? Sonra teslim olduğumuzda gördüm ki, bir manga askere teslim olmuşuz.”

Bunu neden paylaştık?
 Çünkü sağ kalan EOKA'cılar daha sonra bir bildiri yayınlamışlar, mücadelelerinin devam edeceğini, Türk Ordusuyla savaşamayacaklarını ancak bütün dünyada Türkiye'ye karşı suikastlar düzenleyeceklerini tehditlerle ilan etmişlerdir. Sonra da istihbarat servislerinin desteğiyle Lübnan'a, Beyrut'a geçmişlerdir. Asala örgütü de işte bu dönemlerde Beyrut'ta kurulmuştur. 1978 yılında kurulan PKK, işte bu denkleme dahil edilerek, başta Apo olmak üzere başka PKK’lılar Beyrut'ta faaliyetlerine devam etmişlerdir. EOKA ve ASALA, yaşadıkları yıkımın ardından PKK’ya dahil olmuşlardır. PKK’nın silahlı mücadeleye başlaması, saldırıları, yöntemi, ideolojisi yani 1984 yılındaki ilk saldırısı, işte bu uzun bir sürece yayılmış denklemle birlikte anlaşılmalıdır.

Peki, biz bugün ne yapıyoruz?
Biz bugün Barış Pınarı Harekâtımızla, zamana yayılmış, çoktan yapmamız gereken şeyleri yapıyoruz. Dibimize yerleştirilmiş 70 binden fazla PKK'lıyı nihai bir şekilde yok etmek için, ‘koridor’ adını verdikleri ABD- İsrail destekli "kürdistan" senaryosunu tarihe bir kez daha gömmek için kurşun döküyoruz.

70 binden 500 eksilmiş, güzel; kaldı 69 bin 500. Bir eliyle ekmek yiyip, diğer eliyle ateş eden Mehmetçiklerimiz 2 bin 300 yıllık bir gelenektir, ruhtur, soydur, şandır, şereftir. 100-150 yıllık bir senaryoya defalarca cevap verdik. Ayakta kaldık. Yine cevap veriyoruz, yine kazanacağız, yine ayakta kalacağız. Fakat senaryo bitmeyecek. İşin içinde ABD ve İsrail var, batı senaryoları var, denediler, yine denediler, yine deneyecekler. 15 Temmuz'da FETÖ eliyle devleti teslim almayı denediler, yine deneyecekler. Kürdistan senaryosunu, dayatmasını, oldubittisini, goygoyunu ve yaygarasını Türk Ordusu kurşun döke döke yeniden ve bir kez daha gömmelidir. "Sırtımızı PYD'ye dayıyoruz, bu koridor kurulacak siz de mal mal bakacaksınız, pyd artık bir devlet kurmuştur, size komşudur, kabul edin" diyenlerden, "Kobani’deki kardeşlerimin alnından öpüyorum" deyip lahmacun ısmarlayanlardan da hesap sorulacaktır. Siyasette, mecliste, belediyede, üniversitede, diplomaside, bürokraside bir tane bile bunlardan bırakılmamalıdır.

Sonuç olarak; devletine ve milletine borcu olduğunu düşünen, memleketimizin farklı üniversitelerinde görev yapan Kızılelma Aydınları olarak devletimizin ve ordumuzun yanında, yüce Türk Devletinin emrinde olduğumuzu bir defa daha beyan eder, Milletimize saygıyla duyurmaktan şeref duyarız.