24 Ocak 2020 akşamı, yatsı vaktine doğru sosyal medya hesaplarına Elazığ’da deprem haberleri düştü. Van, Diyarbakır, Malatya, Ordu, Hatay ve çevre illerde de sarsıntı haberleri yansıdı. Anlaşılan Türkiye adım adım, beşik gibi sallanmaya başlamıştı. Kanal İstanbul tartışması da uzun zamandan beri deprem tartışmalarını canlı tutmaktaydı…

Her deprem vakti “depreme ne kadar hazırlıklıyız?” sorusu ve cevabı ekranlarda tartışılmakta, gerçekler gizlenip bildik, tanıdık yoldan gündeme devam edilmektedir. Acısını çekmeyenler sıkıntısını tez elden unutmaktadırlar. Yakın zamanların en azılı depremi 17 Ağustos 1999’da Gölcük’ü merkez üssü olarak seçmiş, bölgede ağır kayıplar verilmişti. Bu günlerde Elazığ’da meydana gelen depremin can kaybı, yaralılar yanında yarattığı zararlar elbette sarılacaktır…

Depremin geniş çevrede hissedilmesini uzmanların çok iyi tahminler ile aydınlatıp, siyaset kurumlarının da bilimsel veriler üzerinden depreme hazırlık plan ve proje geliştirmeleri şarttır. Memleketin hiçbir meselesi günübirlik politikanın mezesi durumunda ele alınmamalıdır. Bu gün burası, yarın başka yer demek, aynı yerde tekrarlamayacağı anlamına gelmemektedir.

Gölcük depremi topyekûn imar mevzuatının değişmesine temel olmuştu. Fenni mesuliyeti şirketlere yönlendirip ve sorumluluk yüklenmişti. İmar affı, imar barışı şeklinde sürekli para toplamaya yönelik idari yasalar kaçak yapılaşma yanında plan tanımazlığı güçlendirmiştir. Ama hiçbir vakadan ders alınamadığı anlaşılmaktadır. Yıllardır yapılan yanlışlıkların sürdürülebilirliği yetki sahasındaki sorumluları da zan altında bırakmaktadır…

Demirin, kömürün, harcın harmanın, malzemenin yeterince, yerli yerince kullanılmaması depremler kadar acıların yaşanmasına neden olmaktadır. İmar ve yapı mevzuatları hem deprem, hem de vatandaş sorunlarını çözebilecek hukuki mevzuata kavuşturulmalıdır…

İstanbul’da yapılması tartışma konusu kanal yöremizin etki sahası dışındadır. Ancak mesajın bu ortamda Elazığ’dan verilmiş olmasını hissetmek gerekmektedir. Ucube projelere, büyük hayal ürünlerine, felsefi haykırışlara siyasetin ihtiyacı vardır ama inat ve iddialar felaket çığırtganlığına fırsat vermemelidir…

Türkiye yeni bir yas sürecine girmek durumundadır. Elazığ depreminin sonuçları tazece ortaya çıkmaktadır. Deprem, elimizde olmadan gelen doğal afetlerdendir ama tedbir şarttır. Depremde ölenlere rahmet, yakınlarına sabır, yaralılara acil şifalar diliyorum…