Türkiye’nin kontrolünü kaybettiler, artık müstemleke muamelesi yapamıyorlar, eskiden olduğu gibi her isteklerini dikte ettiremiyorlar. Türkiye direniyor, inat ediyor.

   Önceki yıllarda olduğu gibi alavere dalavere ile ekonomik kriz ile iç karışıklıklar ile hükümeti dizginlemeli olmazsa darbe ile alaşağı etmeliydiler.

   Oyun önce direk olarak üzerimize oynandı:

   Gezi’de denediler.

   17/25 Aralık’ta denediler.

   Güneydoğu’da hendek ve çukurlarla denediler.

   15 Temmuz’da denediler, beceremediler.

   Tabi içerideki gaflet ve dalalet hatta hıyanet içinde olanlar da var fakat onlardan hiç bahsetmek istemiyorum.

   Oyunu şimdi endirekt olarak oynuyorlar:

   Libya’da ve Suriye’de sinsi bir oyun oynanıyor. Oynanan oyun Libya yahut Suriye gibi görünse de asıl mevzu Türkiye ve hidrokarbon zengini Doğu Akdeniz.

   BM’nin tanıdığı meşru hükümeti devirip devleti ele geçirmek için yapılan saldırılar ve iç çatışma aylardır devam ediyor.

   Oyuncular, Kamera önünde Hafter, Hafter’in direk destekçileri BAE, Suud, Mısır. Perdenin gerisinde ABD.  Dolaylı destekçi Wagner eliyle Rusya. Diğer tarafta meşru Sarrac hükümeti ve tek destekçisi Türkiye.

***

   Kıbrıs Rum Yönetimi, İsrail, Yunanistan ve Mısır Türkiye’yi saf dışı bırakıp aralarında anlaşıyorlar ve Doğu Akdeniz’i aralarında paylaşıyorlar. Hepsi kendi paylarını parselleyip Amerikan, Fransız, İtalyan, Norveçli, vs. petrol şirketlerine petrol, doğal gaz çıkartmaları için veriyorlar.

   Türkiye bu durumu kabul etmiyor ve kendi münhasır Ekonomik bölgesini ilan ediyor, bölgeye savaş gemileriyle beraber petrol ve doğal gaz arama ve sondaj gemilerini gönderiyor. Ardından da çok kritik bir hamle yapıyor. Türkiye, BM’nin tanıdığı meşru Libya hükümeti ile Münhasır Ekonomik Bölge sınır anlaşması imzalıyor.

   Ancak meşru Libya hükümeti sallantıda, düştü düşecek. Libya’da isyancı General Hafter başkent Trablus’a kadar ilerliyor ve kuşatmaya alıyor. Hükümeti, dolayısıyla devleti Hafter ele geçirirse anlaşmanın bir kıymeti harbiyesi kalmayacak.

***

   Meşru Libya hükümeti ile yaptığı anlaşmanın geçerli olabilmesi için Türkiye, olaya müdahil oluyor. Sarrac hükümetine silah ve askeri destek veriyor. Hafter saldırıları durdurulup geriletiliyor.

   Bir oyun oynanıyordu, oyun Türkiye eliyle bozuluyor.

   Haliyle senaryoyu yazanlar durur mu? Hemen Moskova’da barış zirvesi düzenliyorlar. İstediklerini elde edemeyince Hafter, hiçbir anlaşma metnini imzalamadan sırra kadem basıyor.

   Ardından Berlin’de zirve yapılıyor. Sonuç yine kendileri adına hüsran. Hafter yine topukluyor.

***

   Senaryoyu yazanlar Türkiye’nin direncini kırmak için İdlib kartını öne sürüyorlar. İdlip hareketleniyor. Rus destekli Esad güçleri Astana süreci ve Soçi Mutabakatı ile çatışmasızlık bölgesi ilan edilen İdlib’e doğru ilerliyor. Gözlem noktalarımız kuşatılıyor. Anlaşma gereği koordinatları Ruslara verilen askeri konvoyumuz vuruluyor 33 Mehmetçiğimiz şehit oluyor.

   Amaçları yaklaşık 4 milyon mülteciyi daha Türkiye’ye sürmek, Türkiye’yi ve hükümetini zora sokmak, elini zayıflatmak, iç karışıklık çıkartmak ve mümkünse hükümeti devirmek. 

   Türkiye son yıllarda hızla gelişen silah endüstrisi sayesinde Esad’a ve Rusya’ya çok net bir hezimet yaşatıyor. Türkiye bir hamle daha yapıyor ve batı sınırlarını mültecilere açıyor.

***

   Oyun bozuluyor, senaryoyu yazanlar yine kaybediyorlar.

   Peki bitti mi?

   Gavurda oyun bitmez.

   Yine gelecekler. Yeni oyunlarla gelecekler.

***