Siyaset uzun soluklu yolculuktur; politika ise anlık yanıp sönebilmektedir. Bu yüzden politikacıya güven gittikçe kaybolmaktadır. Bu nedenle politikacı olmayı hiç düşünmedim. Kısa hesap peşine düşmedim. Yıllar önce söylemişsem, yıllar sonra da arkasındayım. Bilerek yanlış yapmadım, hataya hiç izin vermedim. Belki bunun için bazı kesimler tarafından sevilmem…

Herkes bilmez, tanımaz elbette ama 1980 öncesi kuşağı ülkücü düşünce felsefesiyle Milliyetçi Demokratik Türkiye hedefiyle yetişen hareketin mensuplarından birisiyim. Ülkücü hareket nezdinde genç kuşaklarda sosyo-kültürel sahada yetişmiş değerli şahsiyetler var... Bazı fanatikler sosyal medya üzerinden tanımadan, tanışmadan sürekli rey verdiği parti lehine kelime kullanılmasını bekliyor. Yüzlerce sosyal medya arkadaşın, her birinin gönlü olsun diye hepsine partisine, rengine göre kelime kullanma alışkanlığı kazanmak yüksek meziyet olmalı…

Türk ülküsü felsefesi ile yetişmiş her partide birkaç kişiyi bulmak mümkündür. Politik açıdan, rey hesapları üzerinden bazı kişilerin de aykırı fikir benimsemesi doğaldır. Liderin özü-sözü bir olur. Büyük Türk Milliyetçisi, Dokuz Işık sisteminin piri, Fikir-düşünce adamı, Bilge Şahsiyet, Türk Dünyasının Lideri, Asker, Hacı, Başbuğ,  Sn. Alpaslan Türkeş bey’den biz böyle öğrendik… Türk milliyetçiliği ırkçılık değildir! Milliyetçi Büyük Türkiye için gönül seferberliğidir!

Türkiye siyaseti düzgün mü akıyor, politik döngü içerisinde bukelamun gibi renk mi; yılan gibi yıllık kabuk mu; yalan rüzgârı gibi söz mü değiştiriyor! Bu bir türlü çözülmüyor. “Dün seçim zamanında olacak” mesajları ekrandan akarken; bugün, “seçim, 24 Haziran 2018’de yapılacak!..”   “ŞOK! Baskın seçim!” birden inandırıcı gelmemişti…

 Yani politika kısa vadeli ekonomi, dökme su ile değirmen döndürmeye çalışılan iş hayatı, dövizi fırlatan şarlatan, inanılması güç yalan-dolan, filan, çok yüzlü yılan, kanserojen hastalık… Zehirledikçe zehirliyor… Tedavi ettikçe azıyor… Bu işin uzmanı kim, sırrı ne, kara kutusu  (kimin?) elinde, nasıl bir şey…  İki bilinmeyenli denklem, İki ucu kirli sopa…

AK Parti cephesinden: “ittifak yapıyoruz diye, MHP’ye oy kaptırmayın!” denmiş, politikanın yanardönerliği, ittifakın samimiyeti, politikanın dili, hile horda, her şey mubah mı, partilerin seçime girip girmemesine hukuk mu karar veriyor, yasalar mı engelliyor, adalet talimatla mı çalışıyor kestirmek güç... Hepsi seçimin kara kutusunda… 

Çıkmaz sokaklar çok yaşandı. Yıllardır ayrıştırma, farklılaştırma, kin, nefret fay hatlarını gerdi. ilk girilen sokak yanlışsa ilk kavşakta, iyi bir menzile kilitlenmek mümkündür. Ülküler temiz siyasal atmosferde yol alır;  ülkücüler de menzile kilitlenmiş şahsiyetlerdir. Büyük ülküler politik hesaplara sığmaz! Yoksa Türk ülküsüne de mi kumpas kurulmuştur!