Türkiye siyaset serüvenlerinden biri “dün dündür, bu gün, bu gündür…” tekerlemesidir. Dile kolay ama bazı günlerdekileri hazmetmek pek o kadar kolay olmamalıdır. “Sözünün eri” güvenini sarsmakta, “yamukluk” kelimesiyle özdeşleştirmekte, hazırlopçuları şımartmakta; politikanın çok yüzlülüğünü ortaya serip, umutları altüst etmektedir. Anlaşılan politik bozulma toplumsal ahlâkı da vurmaktadır… İyi şeylerin olacağından da umudu kesmemek şarttır!..

Bir de sohbetlerde sıkça kullanılan “köpeklerin kendi tarafına bağlanması”   meselesi var ya… Hiç anlamak mümkün değil. Bazı şarlatanların benzeri söylemleri vardır: Oğlum bak! Anana, avradına küfrediyor!.. -Etsin varsın, bi’ şey yapamaz o, ben de, onunkini… falan filan…

Türkiye’de ahlak buhranından bahsedilir. Milli ve manevi değerleri korumak ve geliştirmek için önderlik makamındakilerin ahlak anlayışını görünce söyleyecek söz kalmıyor. Biri birlerini yeden yere vurup, hatta yerin dibine sokup sonra da havaya çıkartabiliyorlar. Dün ana avrat küfürleşip, bu gün kol kola aynı yolda işbirliği yapabiliyorlar. Bunun adı herhalde kapitalist ahlakı, çıkar ahlak olmalı. Politik ahlak dense, ahlaka çok önem veren değerli politikacılara uygun düşmez. Bazı adaylara bakınca insanın feleği şaşıyor,  lideri alnından öpesi geliyor!…

Yıllar, çok geride kaldı. Geçmişte lider politikacımızın ikamet sokağın bütün duvarları gündüz silinir gece, “falancanın zammı filancanın …” kafiyeli şekilde ayıp yazılar yazılırmış. Yazıyı da değerli politikacımızın giriş kapısı karşında girişi bulunan evdeki zıt fikirli zat yazarmış...

Seçim listeleri hazırlanırken arkadaşları bakmış ki her gün aleyhinde küfürlü, ayıp, ağza alınmayacak yazıyı yazdırtan kişi milletvekili sıralamasının başında.. Aman Allah’ım!.. O mu!?..

Koşar adımlarla liderin yanına teşvik ederler, heyecanla; “efendim! İlk sıradaki zat!.. Nasıl olur? Ananıza, eşinize,, ailenize hakaret, küfür savurttu, biz sildirdikçe o,  tekrar yazdırttı!..”

“-Çocuklar! Evimin, karşı binasında bir köpek vardı. Ben sokağa girip-çıkarken havlar, ürer dururdu. Köpeği aldım. Kendi evimin girişine bağladım. Bundan böyle karşı tarafa havlar…”

İttifaklar, müttefikler, ayrışmalar, dayanışmalar, transferler, tezatlar, handikaplar… Üst katlar çok çepreşik… Neylerse seçmen eyler, gerisi yalan eyler..  “Kimin kimle yatıp kalktığı belli değil..” denir ya. İşte böyle bi’ şey…  Politika bu! Dün dündür, bu gün, bugündür!..