Sonbahar ve ilkbahar mevsimlerinde havaların ılımaya ve yağmurların düşmeye başladığı dönemlerde doğada mantarlar çıkmaya başlıyor. Mantar mevsimiyle birlikte zehirli olanlarla zehirsiz olanları nasıl ayırt edebiliriz sorusunun cevabı merak ediliyor. Doğadan mantar toplama konusunda çok dikkatli olunması gerektiğini söyleyen Akdeniz Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Halil Demir, mantarların zehirli olup olmadığını anlamanın çok zor olduğunu belirterek mantarlar konusunda halk arasında doğru bilinen yanlışlar olduğunu ifade etti.

Ormanlarda zehirli ve zehirsiz mantarların yan yana bulunabildiğini ifade eden Doç. Dr. Halil Demir, “Akraba mantar türleri içerisinde zehirli olanları da var zehirsiz olanları da. Zehirli mantarların bir kısmı çiğ yendiğinde etkisini gösterirken bir kısmı alkol ile alındığında etkili olabiliyor. Bilim adamları tarafından Türkiye’de yapılan mantar araştırmalarında 2400’den fazla türünün olduğu, bunların 100-250 tanesinin zehirli olduğu, 10-15 tanesinin ise öldürücü zehire sahip olduğu belirtilmektedir. Dünya’da olduğu gibi ülkemizde de en fazla zehirlenmeye sebep olan tür, Köygöçüren mantarı (Amanita phalloides) diye ifade edilmektedir” dedi.

Doç. Dr. Halil Demir, halk arasında zehirli ve zehirsiz mantarları ayırt etmede yaygın bilinen bazı yanlış bilgileri şöyle sıraladı:

“Mantar pişirilirken içine madeni para, gümüş bir kaşık veya çatal bırakılırsa ve bunlar kararırsa, mantar zehirlidir deniliyor. Bu doğru değildir. Bayat mantarlar karartabilirken tazeleri karartmayabilir. Mantar pişirilirken içerisine soğan veya sarımsak konursa ve suyun rengi değişirse mantar zehirlidir demek yanlıştır. Rengi değiştirmeyebilir. Zehirli mantarların kokusu kötüyken, zehirsiz olanlar güzel kokar bilgisi de yanlıştır. Koku işi kişisel özelliktir. Mantarın sapını ya da şapkasını kestikten sonra mavimsi bir sıvı akınca zehirli olanı ayırt ederiz demek de yanlıştır. Zehirsiz olanlardan da sıvı akabilir. Üzerinde salyangoz olan mantarlar zehirli değildir bilgisi de ölüme yol açabilir. Mantarlar pişirilirken konulacak olan tuz, sirke ve benzerlerinin zehri giderme özelliği yoktur. Kesildiğinde öz suyu sütlü olanlara zehirli denilmektedir ki bu da yanlıştır. Şapka zarının kolay soyulması ayırt etmede önemsizdir. Zehirli mantarların da şapka zarları kolayca soyulabilir. Bazı hayvanların yediği mantarlar zehirsizdir, insanlar da yiyebilir bilgisi yaşamı riske sokabilir. Canlı ağaçlar ve odunlar üzerinde yaşayanlar hakkında da kesin yargıya varılamaz. Her ikisi üzerinde de yaşayan hem zehirli hem de zehirsiz mantarlar vardır. Mantarların renkleri ve parlaklıkları da bize fikir veremez. Köy göçüren mantarı buna en iyi örnektir ve ölümlerin çoğundan bu sorumludur. Çayır alanlarında yetişenler arasında zehirli olanlar da vardır, zehirsiz olanlar da. Koparılınca mantarın rengi değişmiyorsa diye öngörü olamaz. Kanlıca mantarı denilen çıntarın koparılınca kana benzeyen rengi çıkarması, bu ismi almasına neden olmuştur. Kırsalda yaşayanların zehirli ve zehirsiz olanları ayırt edebildiği düşüncesi de doğru değildir. Zira, kırsal kesimde çok fazla zehirlenme vakaları yaşanmaktadır."

Demir, son olarak kesin ifadelerle zehirli ve zehirsiz mantarları ayırt edebilmenin zor olduğunu belirterek, riskten uzak durulması gerektiğini ifade etti. Demir, günümüzde kültürü yapılan birçok mantar türü bulunduğunu söyleyerek, doğadan mantar yemek isteyenlerin emin olunan doğal mantarları tüketmesi gerektiğini sözlerine ekledi.