Yaratılanın yaratan nezdinde nefsinden atamadığı, atmış olsa bile kökten silip süpüremediği egotik hisler vardır: “Davaya yıllarımı verdim. Dava için emek harcadım. Bu dava için parmaklıkların gerisinde bulundum. Yaralandım. Şahitlerimiz var! Serzenişleri…

Ben de biraz öyleyimdir. Bu dava sevdamdır! Sadece benim mi? Değil ama ben, öyle hissediyorum. Çünkü benden başkası, benim çektiğim sıkıntıları, çileleri çekmedi. Yıllarımı fikir tartışmak, kitap okumak, solu öğrenmek, sağı tanımak. Sosyoloji, arkeoloji, psikoloji, felsefe, dinler tarihi, İslami bilgiler, Milliyetçi-Ülkücü düşünce ile haşır-neşir olmak, milletimizin geçmiş değerlerini gelecek ideallerine kazandırabilmek için harcadım. Bunlar hakikatler ama,..

Peki, benden başka bu yolda yürüyenler yok mu? Benden daha fazla, daha çok yükünü çeken, daha iyi anlayan, hiç mi olmadı? “Ey Türk kendine dön! Ne mutlu Türk’üm diyene!...” vecizlerini sadece, ben mi haykırıyorum? Koskocaman  ”hayır…”

Milliyetçi Türkiye ülküsü için yıllardır rey verdiğimiz partinin, kadrosunun bu bilgilerden benim kadar haberi yok mudur? Lider pozisyonuna gelmiş şahsiyetleri bu seviyeye getiren bilgi düzeyi yüksek kitleler değil midir? Okumadığı halde ülkü erlerine güven duyan ve Anadolu halkının arif düşüncesinden şüphemiz mi var? Elbette, ”hayır!..”

Uzatmak mümkün ama bütün bunlar ülkemizde derin bilgi ve beceriyle donanımlı, başbuğların ilim dergâhından geçmiş milyonların politikasında kendini gösteriyor. Tarihin en güç şartlarda mücadelenin tam ortasında kızlarımız, kadınlarımız, kardeş ve bacılarımız da aktif ve etkin şekilde rol almışlardır. Görüyorum ki idealler ve idealistler kâbusa yenik düşüyor, politize edilmiş beyinler jurnalci gazete kültürüne mahkûm bırakılmıştır. Fikir dünyasında ve parti içinde hizip egoya yenik düşmektedir. Sabırla kurulan ekip sabırsızlıkla tabii ki yürümez…

Bana sorulmadı. Benim istediğim olmadı. Ben de görev bekliyordum. Bu benim teşkilatım olamaz. Yanlış yapıyorlar şeklinde eleştirmek,  ferevanlar savurmak, sessiz kalıp kaybolmak, istifayı seçmek tek taraflı yöntem ve benzeri seçenekler fitnenin temelidir. İyi Partide de böyledir, başkasında da… Dava adamlılığı ilmi ile amel etmektir. Görev nasipse hakkını vermek; değilse sabrı elden bırakmadan yol almaktır…

İyi insan aksiyon, hareket adamı; ilmi ile amel eden ahlak, terbiye sahibidir. Her güzel iyi; her çirkin kötü değildir. Güzel ve iyi olmak ayrı bir erdemdir. Hiç kimse dört dörtlük olamıyor!.. Hepimizin egosu, noksanı vardır. İyi olmak arzudur. Allah iyileri iyi yoldan ayırmasın!..