Finike ilçesine bağlı Gökçeyaka Mahallesi Kızılcık Yaylası Adala mevkisinde bulunan dağ evinde yaşayan Ali Ulvi Büyüknohutçu ve eşi Aysin Büyüknohutçu (61), 9 Mayıs 2017 tarihinde evlerinde uğradıkları silahlı saldırıda yaşamını yitirdi. Sedir ve kızılçam ağaçlarıyla kaplı ormanlıklarda faaliyet gösterilen mermer ocaklarına karşı verdikleri mücadeleyle tanınan çift, cinayetten yaklaşık 1 ay önce evlerine 500 metre uzaklıktaki mermer ocağına karşı açtıkları davayı kazanmıştı.

DİLEKÇESİ YARIM KALDI

Danıştay 14'üncü Dairesi'nce 'ÇED gerekli değildir' raporuyla 25 hektar üzeri alanda mermer ocağı işletilemeyeceği yönündeki karar sonucu kapatılan mermer ocağını örnek gösteren Ali Ulvi Büyüknohutçu, bölgede aynı raporla faaliyet gösterilen 7 mermer ocağının daha kapatılması için dilekçe hazırlayıp, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'na başvurmaya hazırlanıyordu. Büyüknohutçu, 16 Nisan 2017 referandumu nedeniyle dilekçe işlemini halk oylaması sonrasına bıraktı. Büyüknohutçu çiftinin 9 Mayıs'ta dağ evinde uğradığı silahlı saldırıda yaşamını yitirmesiyle hazırlık aşamasındaki dilekçe yarım kaldı.

7 MERMER OCAĞI DAHA ÇED'SİZ

Cinayeti işleyen Ali Yamuç ve cinayete ortak olduğu öne sürülen eşi Fatma Yamuç, gözaltına alındıktan sonra sevk edildiği adliyede çıkarıldığı mahkemece tutuklandı. Ali Yamuç, cezaevinde intihar ederken, tutuklu eşi de serbest bırakıldı. Büyüknohutçu'nun yarım kalan dilekçesi ise TORAÇDER tarafından tamamlandı. 'ÇED gerekli değildir' kararıyla faaliyet gösterilen 7 mermer ocağının kapatılması için hazırlanan dilekçe, TORAÇDER Başkanı Ali Fahrettin Çağlayan ve avukat İsmail Tunçbilek tarafından Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'na sunulmak üzere Finike Kaymakamlığı'na verildi.

HUKUKEN GEÇERSİZ BELGELER

Finike ormanlarında 'ÇED gerekli değildir' belgesi verilmesini sağlayan memurlar hakkında idari ve adli soruşturma talep edilen başvuruda, önemli çevresel etkileri nedeniyle tüm taş ocaklarından 'ÇED' raporu istenmesi gerektiği ve 'ÇED gerekli değildir' belgesiyle faaliyet gösterilen ocakların faaliyetlerinin derhal durdurulması istendi. İsimleri belirtilen 7 ocağın 'ÇED' belgesinin olmadığı, bölge sedir ormanlarıyla kaplı olmasına rağmen hukuken geçersiz belgeler verilirken, bu hususların dikkate alınmadığı kaydedildi. Bu belgelerin hiçbirinde halkın katılımı toplantısı olmadığı da vurgulandı.

BAKANLIK YERİNDE İNCELEME YAPACAK

TOROÇDER'in başvurusu üzerine Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nca şikayete konu faaliyetlerin yerinde incelemesinin yapılması yönünde Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü'ne talimat gönderildi.

Bakanlığın kararını 'Olumlu gelişme' olarak değerlendiren TORAÇDER avukatı İsmail Tunçbilek, "Anayasa'mızın 56'ncı maddesi gereğince herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. İncelemenin de Anayasa çerçevesinde olması gerekmektedir. Aksi halde insan hakkı olan çevre hakkı dikkate alınmamış olacaktır. Dağların altını oyan, ağaçları kürdan gibi kıran, kesen ocakların kapatılması için mücadelemiz devam edecek. Biz bürokrasiyle uğraşırken ciğerlerimiz ve su kaynaklarımız yok ediliyor" dedi.