“İbadetlerde sorumluluk ve bu sorumluluğun bir neticesi olan ceza ve mükâfat da bireyseldir. İslam dininde aile fertleri arasında mal ayrılığı esası vardır. Bir aile içinde karı, koca ve çocuklardan her birinin malı ayrı ayrı belirlenmişse kendilerine aittir.

Bu itibarla aile fertlerinden karı, koca ve yetişkin çocuklardan kimin borcu ve temel ihtiyaçları dışında Kurban bayramının ilk üç gününde- 80.18 gr. altın veya bu değerde parası veya nisap miktarına ulaşan fazla malı ve eşyası varsa, o kimse zengin sayılır. Malın ticaret malı olması şart değildir. Mesela, bir kimsenin kendi oturduğu evden başka bir evi olursa, onu ticaret veya kira için kullanmasa bile yine onun için kurban vacip olur.

Bu şartlara göre aile fertlerinden dinen zengin sayılan her biri, fıtır sadakası vermekle mükellef oldukları gibi, kurban bayramında da Hanefîlere göre kurban kesmekle yükümlüdürler.

Şâfiî mezhebine göre aileden birisinin kurban kesmesi ile hepsi için sünnet yerine gelmiş olur. Bu görüş asgarî derecede nisâba sahip olan aileler için daha uygundur.